16 Şubat 2013 Cumartesi

İşte ilk yarı fikstürü


İşte ilk yarı fikstürü
Spor Toto Süper Lig'in 55.yılı olan 2012-2013 sezonunun fikstür çekimi yapıldı.
Lig TV'nin Ayazağa'daki stüdyolarında yapılacak fikstür çekimine Spor Toto Süper Lig kulüplerinin başkanları ile Türkiye Futbol Federasyonu yöneticileri katılıdı.
Çekilen fikstüre göre ilk hafta Galatasaray, sahasında Kasımpaşa ile oynarken, Beşiktaş, İBB deplasmanında olacak. Fenerbhçe'nin rakibi ise ligin yeni takımı Elazığspor. Maç Elazığ'da. Trabzon ise Karabük'te Karabükspor ile karşılaşacak.
2. hafta ise önemli bir derbi yaşanacak ve İnönnü Stadı'nda Beşiktaş ile Galatasaray karşılaşacak. 5. hafta ise Fenerbahçe'nin konuğu Trabzon olacak ve sezonun 2. dev maçı olacak.  7. hafta F.Bahçe'nin konuğu Beşiktaş olurken, siyah beyazlı ekip 8. hafta Trabzson'u konuk edecek.
Son haftalarda ise yine dev maçlar var. 16. haftada Galatasray, Fenerbahçe'yi konuk ederken, ligin son haftasında Trabzonspor ile Galatasaray karşı karşıya gelecek.
Spor Toto Süper Lig'in 55. sezonu 18 Ağustos'ta başlayacak.
İşte ilk yarının tam fikstürü:
1. Hafta
Galatasaray - Kasımpaşa
Gençlerbirliği - MP Antalyaspor
Gaziantepspor - Sivasspor
Eskişehirspor - Akhisar Bld
İstanbul BB - Beşiktaş
Elazığspor - Fenerbahçe
K. Karabükspor - Trabzonspor
Kayserispor - Bursaspor
Mersin İdman Yurdu - Orduspor
2. Hafta
Bursaspor - İstanbul BB
Beşiktaş - Galatasaray
Akhisar Bld - Gençlerbirliği
Sivasspor - Mersin İdman Yurdu
Fenerbahçe - Gaziantepspor
MP Antalyaspor - Kayserispor
Trabzonspor - Elazığspor
Orduspor - Eskişehirspor
Kasımpaşa - K. Karabükspor
3. Hafta
Mersin İdman Yurdu - Eskişehirspor
Elazığspor - Kasımpaşa
İstanbul BB - MP Antalyaspor
Kayserispor - Akhisar Bld
K. Karabükspor - Beşiktaş
Sivasspor - Fenerbahçe
Galatasaray - Bursaspor
Gaziantepspor - Trabzonspor
Gençlerbirliği - Orduspor
4. Hafta
Akhisar Bld - İstanbul BB
MP Antalyaspor - Galatasaray
Eskişehirspor - Gençlerbirliği
Fenerbahçe - Mersin İdman Yurdu
Trabzonspor - Sivasspor
Kasımpaşa - Gaziantepspor
Orduspor - Kayserispor
Beşiktaş - Elazığspor
Bursaspor - K. Karabükspor
5. Hafta
Kayserispor - Eskişehirspor
Sivasspor - Kasımpaşa
K. Karabükspor - MP Antalyaspor
Galatasaray - Akhisar Bld
Gaziantepspor - Beşiktaş
Mersin İdman Yurdu - Gençlerbirliği
Fenerbahçe - Trabzonspor
Elazığspor - Bursaspor
İstanbul BB - Orduspor
6. Hafta
Eskişehirspor - İstanbul BB
Orduspor - Galatasaray
Kasımpaşa - Fenerbahçe
Trabzonspor - Mersin İdman Yurdu
Bursaspor - Gaziantepspor
Beşiktaş - Sivasspor
Gençlerbirliği - Kayserispor
MP Antalyaspor - Elazığspor
Akhisar Bld - K. Karabükspor
7. Hafta
Galatasaray - Eskişehirspor
Trabzonspor - Kasımpaşa
Mersin İdman Yurdu - Kayserispor
Gaziantepspor - MP Antalyaspor
Elazığspor - Akhisar Bld
Fenerbahçe - Beşiktaş
İstanbul BB - Gençlerbirliği
K. Karabükspor - Orduspor
Sivasspor - Bursaspor
8. Hafta
Beşiktaş - Trabzonspor
Gençlerbirliği - Galatasaray
Bursaspor - Fenerbahçe
Akhisar Bld - Gaziantepspor
Kasımpaşa - Mersin İdman Yurdu
MP Antalyaspor - Sivasspor
Orduspor - Elazığspor
Eskişehirspor - K. Karabükspor
Kayserispor - İstanbul BB
9. Hafta
Gaziantepspor - Orduspor
Mersin İdman Yurdu - İstanbul BB
Elazığspor - Eskişehirspor
Sivasspor - Akhisar Bld
Fenerbahçe - MP Antalyaspor
Galatasaray - Kayserispor
Kasımpaşa - Beşiktaş
K. Karabükspor - Gençlerbirliği
Trabzonspor - Bursaspor
10. Hafta
İstanbul BB - Galatasaray
Akhisar Bld - Fenerbahçe
MP Antalyaspor - Trabzonspor
Beşiktaş - Mersin İdman Yurdu
Eskişehirspor - Gaziantepspor
Orduspor - Sivasspor
Kayserispor - K. Karabükspor
Gençlerbirliği - Elazığspor
Bursaspor - Kasımpaşa
11. Hafta
Sivasspor - Eskişehirspor
Trabzonspor - Akhisar Bld
Elazığspor - Kayserispor
Kasımpaşa - MP Antalyaspor
Mersin İdman Yurdu - Galatasaray
Gaziantepspor - Gençlerbirliği
Beşiktaş - Bursaspor
Fenerbahçe - Orduspor
K. Karabükspor - İstanbul BB
12. Hafta
Orduspor - Trabzonspor
Bursaspor - Mersin İdman Yurdu
Kayserispor - Gaziantepspor
MP Antalyaspor - Beşiktaş
Eskişehirspor - Fenerbahçe
Gençlerbirliği - Sivasspor
Galatasaray - K. Karabükspor
Akhisar Bld - Kasımpaşa
İstanbul BB - Elazığspor
13. Hafta
Mersin İdman Yurdu - K. Karabükspor
Trabzonspor - Eskişehirspor
Beşiktaş - Akhisar Bld
Bursaspor - MP Antalyaspor
Sivasspor - Kayserispor
Elazığspor - Galatasaray
Fenerbahçe - Gençlerbirliği
Kasımpaşa - Orduspor
Gaziantepspor - İstanbul BB
14. Hafta
Akhisar Bld - Bursaspor
Kayserispor - Fenerbahçe
Gençlerbirliği - Trabzonspor
Orduspor - Beşiktaş
Galatasaray - Gaziantepspor
MP Antalyaspor - Mersin İdman Yurdu
İstanbul BB - Sivasspor
K. Karabükspor - Elazığspor
Eskişehirspor - Kasımpaşa
15. Hafta
Gaziantepspor - K. Karabükspor
Beşiktaş - Eskişehirspor
Trabzonspor - Kayserispor
Akhisar Bld - MP Antalyaspor
Elazığspor - Mersin İdman Yurdu
Sivasspor - Galatasaray
Kasımpaşa - Gençlerbirliği
Fenerbahçe - İstanbul BB
Bursaspor - Orduspor
16. Hafta
İstanbul BB - Trabzonspor
Eskişehirspor - Bursaspor
Elazığspor - Gaziantepspor
Gençlerbirliği - Beşiktaş
Galatasaray - Fenerbahçe
Orduspor - MP Antalyaspor
K. Karabükspor - Sivasspor
Mersin İdman Yurdu - Akhisar Bld
Kayserispor - KasımpaşA
17. Hafta
Sivasspor - Elazığspor
MP Antalyaspor - Eskişehirspor
Fenerbahçe - K. Karabükspor
Beşiktaş - Kayserispor
Gaziantepspor - Mersin İdman Yurdu
Trabzonspor - Galatasaray
Bursaspor - Gençlerbirliği
Akhisar Bld - Orduspor
Kasımpaşa - İstanbul BB

Komşumuz Larry Bird


Komşumuz Larry Bird!
Marty Weaver, eşi Debbie ve üç çocuğu için en iyisini ister ve bu sebeple ailesi ile birlikte New Jersey’de Hidden Hills adlı bir siteye taşınır. Marty, rüyalarının gerçek olduğunu düşünür, ta ki komşularıyla tanışana kadar…
Hidden Hills’de yaşayan insanlar birazcık garipler. Weaver’lar gün geçtikçe komşularının biraz garip olduğunu düşünür.Tuhaf davranışlar sergileyen bu insanların foyaları bir süre sonra ortaya çıkar. Mahallede yaşayanlar aslında Zabvronian adlı bir grup uzaylıdır. Ünlü sporcuların isimlerini alan ve insan görünümüne bürünen bu yaratıklar, mahsur kaldıkları Dünya’dan alınmak için sinyal beklerken, yaşantılarını insan taklidi yaparak geçirmektedir. Weaver’lar yaşadıkları şokun ardından, hiçbir zararını görmedikleri komşularıyla bir arada yaşamaya karar verirler. Bu karar aynı zamanda, ağlayınca kulaklarından yeşil bir sıvı dökülen ve ellerini başlarının üzerinde çırpınca gerçek görünümleri ortaya çıkan bir grup yaratıkla birlikte zaman geçirmek demektir.
Jami Gertz, Lenny Venito, Simon Templeman gibi isimleri başrole taşıyan ‘The Neighbors’ her pazartesi ve çarşamba saat 19.00’da Dizimax Comedy HD’de.
Efsane sporcular
Dizinin en keyifli yanlarından biri uzaylıların isimlerini ünlü sporculardan seçiyor olması. Boston Celtics’in efsane oyuncusu Larry Bird, heptatlon ve uzun atlamada dünya rekorunu kıran

Yetişkinler için animasyon


Yetişkinler için animasyon
Dizimax Comedy HD’nin animasyon dizisi Archer, özel istihbarat sevisinde görevli bir grup ajanın farklı ve eğlenceli maceralarını anlatıyor.
Yakışıklı ve bir o kadar a egosantrik olan Sterling Archer, New York’ta bulunan ve annesinin Malory Archer’ın başında olduğu ISIS adlı gizli istihbarat servisinde görev yapan bir ajandır. Bulunduğu ekipte annesinden başka, eski kız arkadaşı Lana Kane, Ray Gillette, muhsabeci Cyril Figgis, İnsan Kaynakları Müdürü Pam Poovey ve sekreter Cheryl Tunt bulunuyor.
Dünyanın en iyi ajanlarının başında gelen Sterling Archer, ajanlıktan geri kalan zamanını su gibi içkilerin aktığı partilerde geçiriyor. Jet-set hayatı ve bencil, kendini beğenmiş tavırları, onu diğer ajanlar arasında tam bir baş belası yapıyor.  Ne var ki diğer karakterler de sütten çıkma ak kaşık değiller. Malory Archer da oğlu gibi elinden içkiyi eksik etmeyen bir alkolik. Cheryl ise saplantılı karakteriyle çoğu zaman insanların tahammülünü zorluyor. İnsan Kaynaklarının başındaki Pam ise uygunsuz davranışlarıyla dikkat çekiyor.
Zaman kavramının olmadığı bu animasyonda, 60’ların giyim tarzını, 70’lerin arabalarını, 80’lerin bilgisayarlarını, 90’lı yılların cep telefonlarını görmek mümkün. Dizinin hemen hemen her bölümü Sovyet Rusya, Soğuk Savaş ve Fidel Castro’ya göndermelerde bulunuyor. Günümüzün popüler kültüründen de izler bulabileceğimiz dizi, absürd ve zeki bir mizah anlayışına sahip. Tıkır tıkır işleyen planlar, mükemmel kişilikler ve kusursuz ajan tiplemesi gibi casusluk filmlerinde yer alan pek çok klişeyi ti’ye alan “Archer” yozlaşmış bir ajan dünyası ortaya koyuyor. 30 dakikalık bölümler halinde yayınlanan bu animasyon dizisinde izleyiciler zorlu görevlerin üstesinden gelmeleri beklenen bir grup insanın tuhaf ofis hayatlarına şahit oluyor.
Archer’a ses verenler
Archer’ın seslendirme kadrosunda dizi dünyasından tanıdığımız isimler yer alıyor. Fetişist sekreter Cheryl’i “Mad Love”, “Californication” ve “Two and a Half Men” dizilerinde canlandırdığı rollerden hatırlayacağımız Judy Greer seslendiriyor. Cyrill karakterine ise “Suburgatory” dizisinde Tessa’nın karşı komşusu olan Fred Shay’ı canlandıran Chriss Parnell ses veriyor. Ray Gilette’i seslendiren Adam Reed ise aynı zamanda dizinin yaratıcısı.

Dizimax’lerde İskandinav esintisi


Dizimax’lerde İskandinav esintisi
Son yıllarda tüm dünyada dikkatleri üzerine çeken İskandinav kültürünün beyazperde ve dizi dünyası üzerindeki etkisi gün geçtikçe artıyor.
İsveçli yazar Stieg Larsson’un Millenium serisinin ilk kitabı olan “The Girl With the Dargon Tattoo” Niels Arden Oplev tarafından beyazperdeye aktarılmasıyla İskandinav dünyası bizlere kapılarını araladı. Bu kapıların açılmasıysa, David Fincher’ın bu soğuk ve gizemli filmi Hollywood’a uyarlamasıyla oldu. David Fincher’ın başlattığı bu akıma Martin Scorsese de katıldı. Ünlü yönetmenler için İskandinav ülkeri yeni keşfedilmiş bir hazine oldu ve bir anda her yerde İskandinav yapımı diziler ve filmler konuşulmaya başlandı.
Festival filmlerinin Hollywood filmlerini geride bırakmasının ardından gelen bu akım, Amerikan yapımı dizilere güçlü bir alternatif oldu. Anlatımı, atmosferi, farklı dili ve soğuk İskandinav esintisiyle Amerikan dizilerinden ayrılan Nordik dizilerde, prodüksiyondan çok senaryo öne çıkıyor. Konu güçlü senaryo olunca da akla son zamanlarda hakkında çok fazla konuşulan “Forbrydelsen” ve “Borgen” geliyor. İkisi de Danimarka yapımı olan bu diziler, BAFTA’larda “En İyi Yabancı Dizi” seçildi.
Danimarka’nın ilk göz ağrısı; “Forbrydelsen”
2007 yapımı olan “Forbrydelsen”, 2011 yılında tüm dünya tarafından keşfedildi ve “The Killing” adıyla Amerikan versiyonu çekildi. Orjinal versiyonuyla Dizimax Vice HD’de ekrana gelecek olan dizi, 2007’de en iyi drama dizisi dalında Uluslararası Emmy Ödülleri’ne aday olurken, dizinin başrol oyuncusu Sofie Gråbøl ise 2008’de en iyi aktris dalında ödüle aday gösterildi...
“Forbrydelsen”, cinayete kurban giden bir genç kızın soruşturması etrafında şekilleniyor. Sarah Lund, Kopenhag’da yaşayan ama Stockholm’e transfer olmak üzere olan bir detektiftir. Son gününde, bir genç kızın kaybolduğu haberi gelir. İşyerindeki son günü de olsa, yerine geçecek olan dedektif ile birlikte olaya el koyar. Daha sonra genç kız vahşice öldürülmüş bir şekilde bulunur.
“Forbrydelsen”, zekice kurgulanmış senoryosu, muhteşem oyunculuklarıyla bugüne kadar çekilmiş en iyi dizilerden biri olarak gösteriliyor. Kuzeyin koyu atmosferini en iyi biçimde yansıtan polisiye, hikayesi, oyunculukları ve etkileyici şekilde ilerleyen olay örgüsüyle sizi daha ilk bölümden avucunun içine alacak.
“Forbrydelsen”in ardından “Borgen”
2012 BAFTA’larının “En İyi Yabancı Dizi”si “Borgen”, başbakanlığa yükselen güçlü bir kadına odaklanıyor.
Muhalefet parti liderlerinden biriyken, umulmadık şekilde başbakanlığa kadar yükselen güçlü bir kadına odaklanan “Borgen”,  Dizimax Drama HD’de ekrana geliyor. Ülkenin iki muhtemel başbakan adayı televizyon ekranında hesaplaşırken halkın güvenini kaybetmesi, ılımlı partinin zarif kadın lideri Birgitte Nyborg’a yarar ve Nyborg genel seçimden sürpriz bir zaferle çıkar ve kendisine hükümet kurma görevi verilir. O artık hem bir başbakan, hem iki çocuklu bir anne, hem de mütevazi bir ev hanımı... Birgitte’in bütün bu kimlikleri arasında mekik dokuması ise oldukça zor olacak.
“Forbrydelsen” ve “Borgen”, bizleri alıştığımız Amerikan ve İngiliz dizilerinden çok farklı bir atmosfere sokuyor. Biraz değişiklik istiyorsanız bu İskandinac esintisini kaçırmayın.


The Sopranos


The Sopranos
21 Emmy ve 5 Altın Küre ödüllü 'The Sopranos', tüm zamanların en iyi dizilerinden biri olarak gösteriliyor...'The Sopranos' hafta içi her gün 23.00'da Dizimax Vice HD'de...
Gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri olarak kabul edilen “The Sopranos”; 1999 ile 2007 yılları arasında Amerikan HBO televizyonunda yayınlanmış, müthiş senaryosu ve oyunculuklarıyla efsane olmuş bir mafya dizisi... Ancak, “The Sopranos”a sadece ‘mafya dizisi’ deyip geçmek haksızlık olur. David Chase’in yapımcılığını üstlendiği dizide, aslında aile içi ilişkiler, bağlılık, sadakat, ruhsal bozukluklar ve benzeri birçok konu tüm o mafya meselelerinin arasına özenle serpiştirilmiş. Siz de, görüntüleri, müzik kullanımı ve oyunculuklarıyla zaten bir başyapıt olan bu diziyi izlerken tarifsiz bir tat alıyorsunuz...
“The Sopranos”, New Jersey’de bir American-İtalyan mafya ailesi patronu olan Tony Soprano’nun meslek, suç, şiddet, aile, adalet ve dostluk kavramları arasındaki denge kurma mücadelesini anlatıyor... Dizi, aynı zamanda Soprano ailesinin bireyleri ve Tony’nin yakınında bulunan insanların hayatından da kesitler sunuyor. “The Sopranos”un senaryosunda belki de en önemli yeri tutan Tony Soprano ve psikiyatristi Dr. Jennifer Melfi arasındaki diyaloglar, 6 sezon boyunca suç-ahlak dengesinin tartışılması açısından dizinin en çok hatırda kalan sahneleri olmuştu. Toplam 86 bölümden oluşan dizi, adeta modern zaman mafyalarına ayna tutuyor...
BİR POP KÜLTÜR İKONU
Çekimleri New Jersey’de gerçekleştirilen “The Sopranos”, Amerikan popüler kültüründe de önemli yer kazanmış bir yapım. Dizideki pek çok sahne, yayınlandığı dönemde başka TV programlarına konu olmuş; Soprano’ların yaşamı bu programlarda tartışılmış; dizi hakkında karakter analizi konulu kitaplar yazılmış; bir bilgisayar oyunu yapılmış ve “The Sopranos”, başta dizi müziklerini içeren albümler olmak üzere pek çok ticari ürüne ilham vermişti...
Orijinal aile soyadı DeCesare olan yapımcı David Chase, New Jersey’de doğup büyümüş bir İtalyan-Amerikan aile üyesi… Kendi ifadesiyle, yaşadığı bölgede büyüyen bir İtalyan asıllı genç için mafya yaşamına imrenmemek söz konusu değilmiş. Chase başlangıçta, “The Sopranos”un senaryosunu kendi yaşadığı mahallede geçecek bir film olarak düşünmüş ve ailesinde olan olayları, bu filmin senaryosuna mafya ile birleştirerek katmayı hedeflemiş. Gelgelelim, zaman içerisinde dizi senaryosunun, filmden çok daha güzel olacağına karar vermiş ve ortaya “The Sopranos” çıkmış.
YA ŞANMIŞ MI BU OLAY LAR?
“Chase’in hayatı, dizinin içinde ne kadar yer alıyor?” diye soracak olursanız; cevabı yapımcının kendisi veriyor. Chase, röportajlarında kendisinin de gençliğinde düzenli olarak psikiyatristlerle görüştüğünü; kendi anesiyle olan ilişkisinin, dizide Tony ile annesi arasındaki ilişkiye esas teşkil ettiğini ifade ediyor...
Dizide canlandırdıkları karakterler gibi gerçekte de pek çok oyuncunun İtalyan asıllı Amerikalı olduğunu da söyleyelim. Bunun nedeni ise, oyuncuların seçimlerinde aksanın ön planda tutulmuş olması.
İLK SEZONDA NELER OLUYOR?
İlk sezonda neler izleyeceğimize gelince... Mafya babası Tony ve ‘Uncle’ Junior bir yandan içsel çatışmalarıyla bir yandan da elindeki bölgelerle uğraşmak zorunda kalır. Bu arada Tony, ailesiyle de sorunlar yaşamaktadır ve gizlice bir psikoloğa görünmeye başlar...
 BİR MAFYA BABASINI NASIL TANIRSIN?
Şimdiye kadar birçok filmde, dizide ve kitapta işlenmiş olan İtalyan asıllı Amerikalı mafya babalarının ortak noktalarını merak ediyor musunuz? Bakalım, bu - aslında İtalya’nın neresinden olurlarsa olsunlar - ‘’Sicilyalı’’ mafya babalarının dertleri neymiş!?
Aksanlarından bellidir
Mafya babalarına özel bir durum olmasa da, İtalyan aksanlı Amerikan İngilizcesi, artık klişe haline gelmiştir ve bu aksan, her koşulda bir İtalyan asıllı Amerikalı mafya babasına delalettir!
İşi kılıfına uydururlar
En ünlü mafya babalarının hayatlarına baktığımızda, hemen hemen hepsinin Sicilyalı(!) olduğunu, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığını görürürüz. Aslında çok da anormal bir durum değildir bu (Mafya babasının asgari ücretle bir dükkanda tezgahtarlık yapması anormal olurdu!). Ancak iş, bizim İtalyan asıllı Amerikan mafya babalarına geldiğinde, bu konuda buluştukları esas nokta; yaptıkları işleri kılıfına uydurarak, kara para aklamada sınırları zorlamalarıdır! Hatta neredeyse bu yaptıkları işlerin yasal olduğunu, esas yasal yollarla çalışmanın suç olduğunu ısrarla savunurlar. Sonuç itibarıyla, belki bir mafya kaçakçı olabilir, ama İtalyan asıllı Amerikan mafyası, asla kaçakçı olmamıştır!

Kindardırlar
Yok, herkesin bildiği şekilde bir kindarlık değil bu. Soğuk ve gerekirse onlarca yıl uğruna sabredilen bir nefret duygusundan, intikam hırsından bahsediyoruz. Yeri geldiğinde öz kardeşini öldür(t)ebilecek, yeri geldiğinde ise dünyadaki en değerli varlığından vazgeçebileceği bir kin bu. Neymiş; mafya affeder, İtalyan asıllı Amerikan mafyası affetmezmiş!
Sözlerini her şartta tutarlar
Hangimiz tutmayız ki? Mesela birine, ‘’Yemin ederim ki seni yolunmuş hindiye benzeteceğim!’’ dediğimizde, hepimiz bu yeminimize sadık kalırız. Fakat böyle bir şey yapamayacağımız için zaten böyle bir sözün altına imza atanımız da çıkmaz herhalde. Ancak bu sözü, sanki ‘’Merhaba beyefendi, menümüzden sizin için seçtiğimiz spesiyallerimizi saymamı ister misiniz?’’ diyormuşçasına, New York’un en gösterişli restoranlarından birinin şef garsonu kibarlığında söyleyen kişi, bir İtalyan asıllı Amerikan mafya babasıysa, maalesef yolunmuş hindiden daha da yolunmuş bir hindi olmak dışında bir alternatifiniz kalmıyor!
İki dirhem bir çekirdektirler
Tıraşlı bir surat, özel dikim kıyafetler, mendil ve saat gibi tarzı tamamlayan aksesuvarlar! Evet, bir nevi kendi dönemlerinin ufak çaplı moda ikonları olmaları, İtalyan asıllı Amerikan mafya babalarının en belirleyici ortak özelliklerinden biriydi.
Efsane yazarlar
Son olarak da, onların zamanında şimdiki gibi bir sistem olsaydı, onlar da TV’ye çıkıp ‘’Mafyacılık kötüdür, sakın evde denemeyin’’ derlerdi! Sonuçta hepsinin ortak amacı, film ve dizi dünyasına, esinlenecekleri hikayeler yaratmak değil miydi? Bİr mafya babasını nasıl tanırsın? Şimdiye kadar birçok filmde, dizide ve kitapta işlenmiş olan İtalyan asıllı Amerikalı mafya babalarının ortak noktalarını merak ediyor musunuz? Bakalım, bu - aslında İtalya’nın neresinden olurlarsa olsunlar - ‘’Sicilyalı’’ mafya babalarının dertleri neymiş!?

Sanat Da Yaparlar Kariyer De


Sanat Da Yaparlar Kariyer De!
Yedi sanatsever kadının kariyer mücadelesi “Gallery Girls” 11 Aralık’tan itibaren her salı 20.15’te ekrana gelecek.
Dizimax Entertainment’ta ilgi çekici, farklı bir reality daha! Sanatseverleri memnun edecek bir reality şov üstelik. New York sokaklarındaki galerilere konuk olacak, kariyerlerine sanatı eklemiş yedi kadının mücadelesine tanık olacağız.
“Herkes mühendis, doktor veya öğretmen olabilir ama sanatçı asla” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün bu vecizesi bize gösteriyor ki soyut çalışmalarla uğraşmak, bir durumu; zihinde, algıda ve estetik değerlerle ortaya koymak pek de kolay değil. Birikim, yaratıcılık ve bil hassa yetenek isteyen sanat, kariyer hedeflemek isteyenler için de oldukça zor. Ailelerin çocuklarına genelde sanatçı ol ama bir mesleğin daha olsun öğütleri, sanatın maddi bir gelecek ifade etmeyeceğine referans etse de, estetik değerleri her şeyden üstün gören gençlerin maddi kaygıları pek de umursayacağı söylenemez.  Ailelerin sanatı sadece hobi olarak görmesi çok da yanlış değil çünkü günümüz şartlarında sanatın hangi kolu ile uğraşılırsa uğraşılsın iş bulmak bir hayli sıkıntılı. Üstelik mesai saatleri de sabah 08.00 akşam 17.00 değil. Sadece bununla da bitmiyor, sanatla uğraşmak için zaman ve maddi gücün olması da beraberinde geliyor. Sadece resim yapacağınızı hayal edin. Boyası, fırçası, tablosu oldukça para gerektiriyor. Üretmek için zaman alması da cabası. Veya her kitleyi derinden ilgilendiren sosyolojik bir film çekeceğinizi düşünün. Sadece kamera kiralama neredeyse bir doktorun maaşından daha fazla. Fakat sponsor ve bakanlıktan destek alınabiliyorsa amenna.
Zor Zanaat
Bu kadar emek isteyen meslekle uğraşan, yedi sanat hevesli kızın azmi ve yaratıcılıklarını, gelişimlerini görmek sizi oldukça etkileyecek. İşe girme, yükselme dönemleri arasında bayağı bir zaman harcamak gerekiyor. Gallery Girls’de de sanata gönlünü adamış gençler bu zorlu süreçte iş bulma yolunda ilerliyorlar. Hayalleri ise A’dan Z’ye sanatı keşfedip ilham kaynağı aramak ve gördüklerini eğitimleri ile birleştirip iyi bir kariyer yapmak. Sanatla uğraşmanın ne kadar fedakarlık gerektiğini bize onlar gösterecek. Onların hayallerine kavuşma arzusu ve istedikleri işi bulabilme istekleri ile kimi zaman keyifli kimi zaman hüzünlü anlar yaşayacaksınız.
Gallery Girls’ü Yakından Tanıyalım
Amy Poliakoff
Floridalı Amy, üniversiteyi Miami’de okumuş. Sanat Tarihi bölümünü bitirdikten sonra Manhattan’da yaşamaya başlamış. Bugüne kadar birkaç galeride çalışan Amy’nin deneyim kazandığı yerlerden bazıları şöyle: Wolfsonian Müzesi, The David Zwirner Galeri, The Paul Kasmin Galeri ve The Leila Heller Galeri. New York’u çok seven Amy, buradaki organizasyonlara ve partilere bayıldığını söylüyor.
Angela Pham
Brooklyn’de fotoğrafçılık yapan Angela, 18 yaşında New York Üniversitesi’ne gidebilmek için New York’a taşınmış. Asıl ilgi alanı sanat olsa da, bu işten istediği kadar çok para kazanamadığından, bütçesine katkıda bulunması için modellik ve garsonluk yapmış. Angela’yı “Gallery Girls”te, istediği işi yapabilmek için büyük bir mücadele verirken izleyeceğiz.
Chantal Chadwick
Atlanta’da yaşayan Chantal, daha büyük bir şehirde yaşamak istediğini fark edince 17 yaşında New York’a taşınmaya karar vermiş. Başlarda dansçı olmak istese de yaşadığı bir sakatlık yüzünden bırakmak zorunda kalarak sanat tarihiyle ilgilenmiş. Okul hayatı boyunca içinde moda ve sanat barındıran çeşitli işlerde çalışan Chantal, daha sonra yakın arkadaşı Claudia ile End of Century adını verdikleri bir galeri açmış.
Claudia Martinez Reardon
Brooklyn’de yaşayan Claudia, hayallerinin peşinden koşan bir sanatsever. Sarah Lawrence Koleji’nde okuduğu yıllarda sanatla ilgili birçok yerde staj yapmış. Son girişimi ise, yakın arkadaşı Chantal ile birlikte açtıkları End of Century adlı galeri. İkili, iş konusunda kimi zaman fikir ayrılıkları yaşıyor olsa da arkadaşlıkları oldukça iyi bir şekilde devam ediyor.
Kerri Lisa
Erken yaşlarda sanatla ilgilenmeye başlayan Kerri, okul hayatı boyuca klasik piyano ve tiyatro dersleri almış. Doğuştan New York’lu olan genç sanatçı, ortaokulu Long Island’da okusa da her zaman Manhattan’da yaşayacağı günleri hayal etmiş. Syracuse Üniversitesi’nden mezun olan Kerri, sahip olduğu pozitif kişiliğiyle dikkat çekiyor. Kendisine sanat dolu bir yol çizen genç kadının, bir yandan da maddiyat konusunda zorluk yaşamamak için büyük çaba sarf ettiğini görüyoruz.
Liz Margulies
Sanatın içine doğmuş olan Liz, dünyaca ünlü bir sanat koleksiyoncusunun kızı. Hayatına Miami’de başlamış olsa da, grafik tasarımı okumak için Manhattan’a taşınmış ve kendine bir yol çizmiş. Ancak bu yıllarda uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele ettiği için liseden mezun olamamış. Kötü zamanları geride bırakan Liz’in karier yolunda başarılı olup olamayacağını hep birlikte göreceğiz.
Maggie Schaffer
Hırslı bir kadın olan Maggie’nin en büyük amacı sanat dünyasında tanınan bir isim olmak. Lafayette Koleji’nden mezun olan Maggie, eğitimini sanat tarihi üzerine almış. 24 yaşına geldiğinde ise ünlü isimle birlikte çalıştığı bir özgeçmiş sahibi olmuş. Maggie’nin çalıştığı yerlerden bazıları: Eli Klein Fine Art, Cottelston Advisors ve Christie's New York

Sudaki İzler Karadenizdeki Bahtı Kara


Sudaki İzler: Karadenizdeki Bahtı Kara
Rotamızı bu kez Karadeniz’e çeviriyor, Karasu açıklarında yatan Hitler’in kayıp denizaltısı U 20’nin sırlarını aydınlatıyoruz. U 20 denizaltısını Türk karasularına getiren hikaye, İkinci Dünya Savaşı’na dayanıyor. Hitler’in Nazi Almanyası gözünü doğuya çevirmiş ve Rusya’ya saldırmıştı. Alman Yüksek Komutası saldırının daha başarılı olabilmesi için Karadeniz’de de varlık gösterilmesi gerektiğinin farkındaydı. Bunun üzerine Naziler ünlü U-bot’larını Karadeniz’e göndermeye karar verdiler. Ama Almanya’nın Karadeniz’e doğrudan ulaşımı yoktu. İstanbul ve Çanakkale boğazları gerek Türkiye’nin tarafsızlığı, gerekse Montrö antlaşması dolayısı ile U-bot’ların Karadeniz’e geçişine kapalıydı. Yine de zaman zaman nehirlerden, zaman zaman parçalara ayrılarak kamyonlar üzerinde 3300 km. yol katederek Avrupa kıtasını baştan sona geçen altı adet U-bot Karadeniz’e kavuştu. Denizaltılar, 27 Ekim 1942’den 25 Ağustos 1944’e kadar Rus donanmasına karşı 56 operasyon gerçekleştirdiler ve resmi kayıtlara göre toplam 45.426 ton gemi batırdılar. Kızıl Ordu 1944’te Romanya’yı ele geçirip Köstence Limanı’nda bekletilen Alman denizaltılarından üçünü batırınca, üssüz kalan diğer üç denizaltı da bizzat kaptanlarının emriyle Türk karasularında batırıldı. Karasu açıklarında yatan U-20, işte bu üç kayıp denizaltıdan biri. Yeri, 1994 yılında Deniz Kuvvetleri’nin bir mayın tatbikatı sırasında bulunan ve ünlü sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay tarafından teşhis edilen denizaltı, İkinci Dünya Savaşı’na dair bütün anılarıyla birlikte bu programda yeniden canlanıyor

 
Copyright © 2013. Digitürk Beşiktaş - İletişim e-mail: seo.istanbul.tr@gmail.com
Template Creating